Ülkemizin ve Dünyanın Önde Gelen Keman Virtüözlerinden Prof. Dr. Cihat Aşkın'ı Ağırladık
İTÜ Müzik İleri Araştırmalar Merkezi Kurucusu, Öğretim Üyesi, ülkemizin ve dünyanın saygın kemancılarından Prof. Dr. Cihat Aşkın "Müziğin İnsan Yaşamındaki" yeri konulu söyleşimizde öğrencilerimizle bir araya geldi.
İTÜ Müzik İleri Araştırmalar Merkezi Kurucusu, Öğretim Üyesi, ülkemizin ve dünyanın en saygın kemancılarından Prof. Dr. Cihat Aşkın "Müziğin İnsan Yaşamındaki" yeri konulu söyleşide öğrencilerimizle bir araya geldi. Ekrem Elginkan Lisesi öğrencimiz Levent Gökulu’nun moderatörlüğünde gerçekleştirdiğimiz etkinliğimiz youtube hesabımızdan canlı olarak yayınlandı.
Prof. Dr. Cihat Aşkın, 11 yaşında girdiği İTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuvarı ile başlayan akademik yaşamından, ülkemizin ve dünyanın en saygın keman virtüözlüğüne uzanan müzik kariyerini, yaptığı çalışmaları ve müziğin insan yaşamındaki yerine dair deneyimlerini öğrencilerimizle ve izleyenlerle paylaştı.
Okulumuzda kendini evinde gibi hissettiğini ifade eden ve mutluluğunu dile getiren Aşkın, “İTÜ benim ilk defa öğrenim gördüğüm yer. Mezun olduktan sonra tekrar yuvama döndüğüm bir yer. Konservatuvarın ilk mezunu olarak konservatuvara müdür olarak atandığım ilk yer. Bütün akademik hayatımı İstanbul Teknik Üniversitesi ailesi içerisinde yaşadım. İTÜ Geliştirme Vakfı’nın bu aileye yapmış olduğu değerli hizmetleri de takdirle ve minnetle karşılıyorum. İTÜ Müzik İleri Araştırmalar Merkezimizin kuruluşundan tutun birçok yararlı hizmetler sadece İTÜ’ye değil bütün Türkiye’ye hatta dünyaya mal olmuş çok büyük hizmetler var. Bu nedenle sizlerle bir arada olmak benim için büyük bir mutluluk.” dedi.
“Müzik sanatı hayatlarımız için vazgeçilmez bir gerçek.”
Müziğin insan yaşamında vazgeçilmez bir gerçek olduğunu belirten Aşkın, müziğin doğumumuzdan ölüme kadar her anımıza eşlik ettiğini ifade ederek şunları söyledi: “Doğumumuzdan ölümümüze kadar her anımız çeşitli seslerle geçiyor. Doğumda ağlama sesi, ölümde yapılan ritüellerde çıkarılan sesler müzikle beraberdir. Ben müziği sesler bütünü olarak değerlediriyorum. Seslerin ahenkli ya da ahenksiz bir biçimde temas etmesi sonucu ortaya çıkan bir olgudur. Müzik hayatımızın her noktasında var. Henüz daha doğmadan anne karnında başlıyor müzik aslında. Annemizin karnındayken onun kalp atışlarını hissediyoruz. Müzikle büyüyoruz, müzikle uyuyoruz, müzikle uyanıyoruz, müzikle hayatlarımızı şekillendiriyoruz. Kampüste kuş sesleri var, rüzgarın hışırtısı, ağaç yapraklarının salınımı, yağmur sesi, gök gürültüsünü duymamız da doğanın bir müziği aslında… Sesler birleşip bir ahenk içinde ya da ahenksizlik içinde hayatımıza aldığımızda bunların hepsi müzik… Ama bunun sanat olabilmesi için bilimle işlenmesi gerekiyor. Müzik sanatı hayatlarımız için vazgeçilmez bir gerçek.”
“İlk duyduğum andan itibaren keman sesine aşığım.”
Müziğin evrensel bir dil olduğunu vurgulayan Aşkın, müzikte yaratıcılığın esas olduğunu ve insanın kendini en iyi müzikle ifade edeceğini altını çizdi ve ekledi: “Müzik evrensel bir dildir. Müzik duvarları her şeyi delip geçiyor, doğrudan insanların kalbine gidiyor. Bu sebeple kendimizi ifade etmek için müziği kullanıyoruz. Şarkı söylüyoruz, enstrüman çalışıyoruz. Hiçbir şey yapamasak bile iyi bir müzik dinlemek bile çok güzel.” dedi.
11 yaşında İTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuvarına giren ve bir yıl sonra da ilk keman resitalini veren Aşkın, “Keman benim en çok sevdiğim, ses rengini en çok sevdiğim enstrümandır. Keman çalmayı çok seviyorum. İlk duyduğum andan itibaren keman sesine aşığım.” ifadelerini kullandı.
“Müzik aslında bir matematik bilimidir. Anne ve babalar çocuklarını müzikle büyütmeli, yetiştirmeli.”
İnsanların hayatta sevdiği işi yaparak başarılı ve mutlu olacağını ifade eden Prof. Dr. Cihat Aşkın, anne ve babalara da şu çağrıda bulundu: “Kemanı kendim seçtim. Anne babalara da seslenmek isterim. Anne ve babalar çocuklarını müzikle büyütmeli, yetiştirmeli. Müzik dinletmeli! Müzik algı geliştirir. Ben yeteneğe inanıyorum ama algımızın gelişmesini daha önemli buluyorum. Küçük yaştan itibaren müzikle tanışan, kaliteli müzik dinleyen çocuklar hayatla daha barışık olarak büyüyecektir. Çünkü müzik bize bir estetik bakış açısı kazandırıyor. Aslında fen bilimleri, matematik gibi bilimlerin müzikten yoksun olduğunu zannederiz. Müzik aslında bir matematik bilimidir. Notaların birbiri ile olan ilişkisi tıpkı Pisagor’un 7 gezegen 7 nota ilişkisi gibidir. O dönemde 9 gezegen keşfedilmemişti. Bu manada notaların birbiri ile çekim orantıları var. Bir notayı bastığınız zaman yerçekimine göre o nota 5 ses aşağıya düşüyor. Bunlar armonik olarak hepsi matematik ölçülerle hesaplanmış vaziyette. Özellikle matematik ve fen alanında, mühendislik alanında eğitim gören arkadaşlarımıza söylüyorum, mutlaka güzel sanatlarla müzikle kendi çalışmalarını beslemelerini öneriyorum. Bunu yaparlarsa kendi alanlarında çalışmalarının yüzde 50’sini daha tamamlamış olurlar. Bütün sanatlar, bütün bilimler birbiri ile ilişkilidir.”
On beş yaşına gelmeden Paganini'nin kaprislerinin tamamını çalan Aşkın’a daha o yaşlarda böylesine önemli bir eseri kusursuzca çalmasını neye borçlu olduğunun ve başarısının sırrının sorulması üzerine Aşkın “Çok çalışmanın önemine değinmek istiyorum. Bir insanın başarılı olması için dört temel ögeye çok önem veriyorum. Bunlardan bir tanesi yetenek, ikincisi akıl, üçüncüsü ahlak ve sonuncusu da çok çalışmaktadır. Bir şeyde uzmanlaşmak istiyorsanız çok çalışmanız, onun üzerine zaman harcamanız, pratik yapmanız gerekiyor. Her ne yapıyorsak yaptığımız işe dört elle sarılmalıyız.” ifadelerini kullandı.
CAKA (Cihat Aşkın ve Küçük Arkadaşları) projesinden de bahseden Aşkın, yurt dışından ülkemize döndüğünde müziğe ilgisi olan küçük çocukların müzikle ilişkisini sağlamak, geliştirmek ve olabilecek en geniş kitleye müzik eğitimini yayabilmek adına böyle bir projeyi hayata geçirdiklerini ifade ederek şunları ekledi: “CAKA projesiyle ayda bir kez atölye çalışması yaparak oradaki keman öğrencileriyle çalışmaya başladık, kısa bir sürede onları konsere hazırladık. Çok kısa sürede başarıya ulaştı. Birçok şehirde bu projeyi hayata geçirdik. Bu projeyle birlikte çok değerli sanatçılar yetişti, çok kıymetli çocuk, genç koroları kuruldu.”
“Bir çalışma ancak bilimle işlendiği zaman sanat oluyor.”
Bir besteci olarak sizin için bir bestede olması gereken en önemli özellik nedir? sorusunun sorulması üzerine bilim ve sanatın iş birliğine dikkat çeken Aşkın, “Bir bestenin mutlaka bir ölçüsü olması gerekiyor. Müzik bilmeyen biri de beste yapabilir ama ona beste diyebilir miyiz? Bir insanın içinden ilham gelmesiyle bestenin ortaya çıkması arasında bir fark var. Örneğin otobüs durağında ıslık çalan birinin içinde de poetik, sanatsal bir öge var ama o hiçbir zaman sanat olmuyor. Bir çalışma ancak bilimle işlendiği zaman sanat oluyor. Bizlerin aklına gelen bir melodi, mırıldanmamız bizim bir sanatsal yetimizin olduğunu gösteriyor ama bunun beste olabilmesi için belli bir matematiksel forma girmesi gerekiyor. Belli bir armonik fonksiyonu, makamı, modu, şekli olması gerekiyor. Bu şekiller tabii ki yüzyıllar boyunca ortaya konmuş formlardan oluşuyor. Bu form olmayınca sisteme bunu sokmak imkansız. Sisteme girmeyince insanın içerisinde yetenek belirtisi olarak kalıyor. Bir bestenin içinde form, biçim, şekil ve estetik arıyorum. Bu sebeple beste olabilmesi için bilimle ve sanatsal estetikle işlenmesi gerekiyor.” dedi.
“Konserleri konser salonunda izleyin.”
Etkinliğin sonunda tüm sanatseverlere bir çağrıda bulunan Aşkın şunları söyledi: “Tüm müzikseverleri konserlerimize bekliyoruz. İçinizde mutlaka müzik tutkusu olsun. Konserleri konser salonunda izleyin. Müziği, bir müziksever olarak dinleyin. Sizi daima yukarılara taşıyacak, ruhunuza iyi gelen, size kendinizi iyi hissettirecek iyi müzik dinleyin.”
Seminer sonunda öğrencilerimize mini bir dinleti gerçekleştiren Prof. Dr. Cihat Aşkın, kendisi adına okulumuz tarafından TEMA’ya yapılan bağış sertifikasını Ekrem Elginkan Lisesi Müdürümüz Serap Sarıgül Hazar’dan teslim aldı.
Yayının tekrarı izlemek için youtube kanalımızı ziyaret edebilirsiniz.